4. Genç Hayat Kültür Sanat Ödülleri: “Eşitlik ve Adalet”
Bütün düzen bir tahterevalli aslında.
İki ucu birbirine bağımlı.
Yukardakiler durabiliyorlar orada,
sırf ötekiler durduğundan aşağıda.”
Bertolt Brecht
İnsanlık tarihi boyunca eşitlik ve adalet kavramları, iktidarı elinde tutanlar tarafından şekillendirilmiştir. Uzun süredir hakim sınıf olan burjuvazi, eşitlik kavramını kendisi lehine eşitliğe dönüştürmüş, adalet kavramını ise güçlü olanın çıkarları uğruna eğip bükerek anlamlandırmıştır.
Devletlerin büyük bir çoğunluğu hukuk düzenlerinin temeli olarak İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’ni kabul eder. Tüm insanlık ailesinin üyelerinin haklar bakımından eşit olduğu, herkesin ırk, renk, cinsiyet, dil, din, siyasal ya da başka türden kanaat, ulusal ya da toplumsal köken, mülkiyet, doğuş veya başka türden statü gibi herhangi bir ayrım gözetilmeksizin haklara ve özgürlüklere sahip olduğu belirtilir. Ve dünyaya hakim üretim sistemi olan kapitalist üretim ilişkilerinin temellendirdiği siyasi yapılar, insanın en özgür ve eşit haklara sahip olabileceği düzenin bu olduğunu iddia eder.
Ancak biz gerçeğin çok farklı olduğunu biliyoruz. İçinde yaşadığımız dünyada eşitlik ve adaletten bahsetmek, eşit ve özgür olduğumuzu düşünmek bize oldukça hayalci geliyor.
Eşitlikten söz etmek bugünün Türkiyesi’nde gerçekçi karşılaşan bir durum değil, aksine eşitliği sorduğumuzda eşitsizliğin bin bir türlüsünü örnek vererek tartışıyoruz. Gün geçtikçe artan kadın cinayetleri, kadına yönelik şiddet yalnızca Türkiye’ye özgü bir gerçeklik değil, dünyanın doğusundan batısına, kapitalist üretim ilişkilerinin koşulladığı bu durum, her geçen gün kadınları toplumsal yaşantının dışına itiyor, hayata katılımını kısıtlıyor, birer birer yanımızdan koparıyor. Son yıllardaki ekonomik krizin etkileri ülkemizde katlanarak büyüyor. İşçi ve emekçi kitlelerin alım gücü her geçen gün daha da erirken, iktidarın krizle mücadele yöntemi ise yine işçi ve emekçilerin yaşamından kısmak oluyor.
Avrupa’da gelir eşitsizliğinin en yüksek olduğu ülke Türkiye olurken, yeni ekonomik planlar dahilinde bu “istikrarın” korunmak istediği anlaşılıyor. Bu uçurum bizim ülkemize has bir durum değil. Dünyanın en zengin yüzde 1’inin serveti, geri kalan yüzde 99’un iki katı. Bu uçurumu yaratan düzeni, -bir tarafta açlıkla mücadele eden milyonları diğer yanda algılayamadığımız düzeydeki zenginliği yaratan- düzeni, eşitlik ve adalet kavramlarını düşünürken sorgulamalıyız.
Bu düzenin en büyük savunularından biri ise “fırsat eşitliği”. -Yeterince çalışırsan “tahterevalli”nin üstünde olabilirsin, yeterince istersen her şey olur- avuntuları temelini kişisel gelişim söylemlerinden alırken, bu düzenin sürdürücüleri “siz de bizim gibi zenginlik içinde yaşayabilirsiniz, biz size fırsat eşitliği sağlıyoruz” yalanıyla söylemlerini destekliyor. Bugün yaşadığımız devasa boyuttaki eşitsizliğin faturasını yine bizlere kesiyor. Ancak bu düzenin gerçekliği, çocuk işçiliğini yaygınlaştıran, MESEM programı ile birlikte çocuk işçiliğinin yasallaşmasını sağlayan, yarını çıkarmak için çalışmak zorunda kalan çocuklardan büyük bir zenginlik kazanan patronların; hayalleri ve geleceğinden, temel yaşam giderlerini kazanmak için vazgeçmek zorunda kalan binlerce gencin arasındaki uzlaşmaz çelişkide gizli.
Tüm bunlardan hareketle, bu yıl Genç Hayat Kültür Sanat Ödülleri’nde “Eşitlik ve Adalet” kavramlarını ele alacağız. İnsanlık tarihi boyunca sorgulanan bu kavramlar, kültür ve sanat dünyasında da geniş bir yelpazede işlenmiştir. Eşitlik kavramını zihin dünyamızda canlanan biçimi ile kaleme aldığımız, yahut adaleti tasavvur edeceğimiz eserlerimizde, bu kavramların insanlık tarihi boyunca nasıl şekillendiğini, bu kavramlara anlamını veren koşul ve ilişkileri sorgulayarak da kağıda aktarmalıyız. Sanat, kültür ve politikanın iç içe geçmiş ve birbirlerine yeri geldiğinde şekil veren anlayışlar olduğunu göz önünde bulundurarak işleyeceğimiz bu eserler, taleplerimizi ve isyanlarımızı da içerecek aynı zamanda.
Genç Hayat olarak dördüncü senesine girdiğimiz bu serüvende, yan yana gelerek tartışmanın ve sorgulamanın, birlikte üretmenin gücünü her defasında ortaya koyduk. Bu yıl da “Eşitlik ve Adalet” kavramlarını, gençlerin kendilerinin oluşturduğu anlatılar üzerinden tartışma fırsatı yaratarak, söyleyecek sözümüz var diyerek yolumuza devam ediyoruz. Tüm İzmir gençliğini bu sözün parçası olmaya, kültür sanat ödüllerimize davet ediyoruz.
Genç Hayat Kültür Sanat Ödülleri Komitesi
