Hızla akan hayata karşı dizlerini kanata kanata gidiyorsun.
Küçücük bir su birikintisinde sonsuzluğu görüyor,
Etrafındaki sesleri anlamıyorsun.
Oturmuş ışıklı balonları izliyorsun.
Sen de denize bir balon bırakıyor,
İzmaritini suda yüzdürüyorsun.
Son çiçeğini de satmış denizi topluyorsun eteğinden.
Tam şimdi indir kepengi gözlerine
Bak! O an marşa bastı ve bir tesbihi saçtı hayat.
Topla has boncuğu, koy baş ucuna
Hızlanırken arpasını ısıtan o meşhur taşıyıcıyı sakın unutma!
Unutma resepsiyonist avlayan o sinek kanadını.
İşte karşı köşede bir özgürlük türküsü tüttürdü
Çıplak ayaklı esmer çocuk.
Benim ise bir kulağımda 11. adamın türküsü
Diğerinde şehrin yavan senfonisi…
Karşı köşede kendine meşhur gitaristin martılara mırıldandığı
O son şarkı ile durakta edelim sabahı.
Çıplak ayaklı esmer çocuk karşı durakta
Diğeri ise hala anne sırtında, kim bilir kaçıncı rüyada…
Sabahın ilk ışıklarıyla beliren gölgene küsüyorsun
Camdaki yansımana kızıyorsun ve kırıyorsun.
İşte! Tesbih gibi dağıldı yere silüetin
Ama sen unutma o gölgeyi
Unutma dumanı tüten hürlüğü rüzgara karıştırmayı…
Ve sakın unutma her esişinde yüzüne teğet geçişini..
